Gümrük İşlemleri

Gümrük Müşavirlerinin Vekâlet Sözleşmesinden Doğan İşi Sadakat ve Özen ile Yapma Sorumluluğu

Gümrük, dış ticaret işlemlerinin yürütüldüğü, eşya ve malların ülke sınırlarından giriş ve çıkışlarında kontrollerin yapıldığı ve vergilerin ödendiği merkezlerdir. Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesine giren ve çıkan eşyaya ve taşıt araçlarına uygulanacak gümrük kuralları 04.11.1999 tarihli 23866 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile düzenlenmektedir. İş bu Kanun’un 2. Maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Bölgesi, Türkiye Cumhuriyeti topraklarını kapsamakta olup Türkiye kara suları, iç suları ve hava sahası gümrük bölgesine dahildir.

Gümrük müşaviri, eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin gümrük işlemlerini dolaylı temsil yoluyla takip eden, sonuçlandıran ve kendilerine Bakanlıkça gümrük müşaviri izin belgesi verilen kişidir.

4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun “Temsil hakkı ve yetkilendirilmiş yükümlü” başlıklı 5. Maddesinde, herkesin gümrük mevzuatı ile öngörülen tasarrufları ve işlemleri gerçekleştirmek üzere gümrük idarelerindeki işleri için bir temsilci tayin edebileceği, gümrük müşavirlerinin dolaylı temsilci olarak eşya sahipleri adına hareket edecekleri düzenlenmiştir. 1

4458 sayılı Kanun’un “Gümrüklerde İş Takibi ve Gümrük Müşavirleri” başlıklı 225. Maddesinin 1 inci fıkrasında, “Eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasına ilişkin faaliyetler, 5 inci madde hükümleri çerçevesinde, sahipleri ile bunların adına hareket edenler tarafından doğrudan temsil yoluyla veya gümrük müşavirleri tarafından dolaylı temsil yoluyla takip edilir ve sonuçlandırılır. Gerçek kişinin doğrudan temsil yoluyla iş takibi, geçerli vekaletnameye istinaden ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen eşyanın ve özel kullanıma mahsus taşıt araçlarının gümrük işlemleri ile ilgili olarak mümkündür. Posta yolu ve hızlı kargo taşımacılığı kapsamında gelen ya da gönderilen, miktarı ve değeri Cumhurbaşkanınca belirlenecek eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması faaliyetlerinin takip edilip sonuçlandırılmasında, posta idaresi ya da hızlı kargo taşımacılığı yapan şirketler dolaylı temsilci olarak yetkili kılınabilir.” şeklinde yer alan hükümde belirtilen kişiler gümrük idarelerinde dolaylı temsilci olarak iş takip edebilirler.

Genel olarak vekalet sözleşmesi, vekilin kendisine vekalet vermiş olan kimsenin bir işini görüp bir işlemini yapma borcu altına girdiği sözleşmedir. Gümrük müşavirleri ile eşya sahipleri arasındaki vekâlet sözleşmesi ise eşyanın eşya sahibinin talebine göre bir gümrük rejimine tabi tutulmasına ilişkin gerekli işlemlerin gümrük müşaviri tarafından yürütülmesini sağlamak üzere yapılmaktadır. 2

Vekalet sözleşmesinin niteliği gereği genel olarak vekalet sözleşmelerinde şekil şartı öngörülmemesine rağmen; 4458 sayılı Kanun’un 5. Maddesinin 3 üncü fıkrasında, “Temsilci, temsil edilen kişi namına hareket ettiğini beyan etmek, temsilin doğrudan veya dolaylı olduğunu belirtmek ve sahip olduğu temsil yetki belgesini gümrük idarelerine ibraz etmek zorundadır.” denilmekle gümrük müşavirleri ile eşya sahipleri arasındaki temsil yetkisinin vekâletname ile ispatı zorunlu tutulmuştur.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda vekalet sözleşmesine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı “Vekilin Borçları” başlığı altında 505-509 maddelerinde vekilin vekalet sözleşmesinden doğan sorumlulukları düzenlenmiştir. Gümrük müşavirleri ile eşya sahipleri arasında yapılan vekalet sözleşmesi kapsamında gümrük müşavirlerinin, işi sadakat ve özenle, vekalet verenin iradesi ve talimatlarına uygun olarak bizzat yapmak, vekaleti süresince vakıf olduğu vekaleti sırasında ve sonrasında saklamak ve alınanları iade etmek borçları bulunmaktadır. Vekilin sayılan bu yükümlülükleri yerine getirmemesi, tazminat ödemesine, ücret alma hakkı varsa alacağı ücretin azaltılmasına, şartları oluşmuşsa cezai sorumluluğuna ve azledilmesine sebep olabilmektedir.3

Vekalet sözleşmesinin kaynağını oluşturan Roma Hukuku’ndan itibaren var olan vekalet ilişkisinde, tarafların birbirlerine olan güven unsuru büyük önem taşımaktadır.4 6098 sayılı Kanun’a göre düzenlenen vekalet sözleşmeleri geniş ölçüde sözleşmenin taraflarının birbirlerine karşı olan güvenlerine dayanmaktadır ve vekilin borçları da genellikle söz konusu güven unsuru dolayısıyla, kendisinin vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranışta bulunma yükümlülüğünden doğmaktadır.5

6098 sayılı Kanun’unda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 6098 sayılı Kanun’un “Şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme” başlıklı 506. Maddesinde, “Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” şeklinde hükme yer verilmiştir. 6

Vekalet sözleşmelerinde özen borcu esasen vekilin diğer borçlarının ifasında da rol oynamaktadır, bu nedenle vekilin özen borcunun diğer borçlarına nazaran özel bir yeri ve önemi haiz olduğunu belirtmek mümkündür. 7

TDK’da özen kelimesinin “bir işin elden geldiğince iyi olmasına çabalama, özenme, itina, ihtimam” gibi birden fazla anlamı taşıdığı belirtilmektedir.8 Doktrinde vekilin özen borcunun ise, güven unsurunun son derece etkili olduğu vekalet sözleşmesi kapsamında yüklendiği işi, vekalet verenin menfaatine olacak şekilde yürütmesi ve zarara neden olacak her türlü eylemden kaçınmasını kapsamaktadır.9 Yargıtay ise özen borcunu “Vekilin iş görme ile hedef tutulan sonucun başarılı olması için hayat deneylerine ve işlerin normal akışına göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması ve başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınması özen borcunun konusunu teşkil eder.” şeklinde tanımlamaktadır. 10 Bu kapsamda vekil iş görürken amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca kavuşmak için yaptığı çalışmaların özenle görülmemesinden sorumludur.

Vekilin göstermesi gereken özenin belirlenmesinde, mesleğin gerektirdiği ortalama akıl, fiziksel ve manevi yeteneklere sahip ve ayrıca kaçınılabilmesi mümkün olan hiçbir hatayı işlemeyen insan modelinin esas alınmaktadır. 11 6098 sayılı Kanun’un 506. Maddesinin 3. Fıkrasında, vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranışın esas alınacağı düzenlenmiştir. Bu davranış esasları her mesleğe özgü ortalama davranış ölçü alınarak belirlenmektedir.

Gümrük müşavirlerinin alanı ile ilgili olarak özel bir uzmanlığı, yeteneği ve niteliği olması nedeniyle vekalet verenin vekili bu özellikleri nedeniyle tercih etmesi halinde vekilden, ortalama bir vekile oranla sahip olduğu özellikler ölçüsünde daha fazla bir özen göstermesi beklenmektedir. Bu durumda vekilin yalnızca tedbirli olması yeterli olmayıp, öngörülmesi mümkün olan tüm olasılıkları dikkate alması; dolayısıyla da hafif kusurundan dahi sorumlu tutulması söz konusu olmaktadır. Vekilin, fiziksel ya da manevi olarak yetersiz olması, bilgi ve deneyim bakımından eksik olması, mesleki alandaki yenilikleri takip etmemesi veya haberdar olmaması, işlerinin yoğunluğu, iş yerinde kendisine verilen iş yükü nedeniyle şartlarının zorlu olması kendisini sorumluluktan kurtarmayacaktır. Söz konusu durumların mevcut olması halinde sorumluluğunun doğmasını önlemek üzere vekilin vekaleti hiç kabul etmemesi veya derhal reddetmesi gerekmektedir.

Vekilin sadakat ve özen borcunu yerine getirmemesi halinde vekâlet verenin bir zararı oluşursa vekil, bu zararı karşılamak zorundadır. Burada özen borcunun yerine getirilmediğini ispat külfeti vekâlet verene aittir. Vekâlet veren özen ve sadakat borcunun yerine getirilmemesinden dolayı amaçlanan sonucun ortaya çıkmadığını ispat edecektir. Vekil ise borcun yerine getirilmemesinde bir kusuru olmadığını kanıtlayarak sorumluluktan kurtulabilecektir. Kural olarak meslek sahibi olan vekiller genellikle bilinen ve kabul edilen kural ve usulleri bilmedikleri taktirde sorumlu olacaklardır.12

Sonuç olarak, gümrük müşavirleri ile eşya sahipleri arasındaki vekalet sözleşmesinin niteliği gereği işin gümrük mevzuatına uygun ve ortalama bir vekile oranla sahip olduğu özellikler ölçüsünden daha fazla bir özen ile yürütmeleri gerekmektedir. Vekilin kendisinden beklenen özen borcuna aykırı hareket etmesi halinde vekilin sorumluluğu doğmaktadır.

 

Arb. Av. Yasemin McGlinchey

 

  • 11.1999 tarihli 23866 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4458 sayılı Gümrük Kanunu
  • Baş Sobacı, Gümrük Müşavirliği Mesleği ve Gümrük Müşavirlerinin Sorumlulukları, Yüksek Lisans Tezi, (2018) Ankara S.36
  • Baş, Gümrük Müşavirlerinin Mesleki Faaliyetleri Kapsamında Dolaylı Temsil Yetkileri ve Hukuki Sorumlulukları, Hacettepe HFD, 6(1) 2016, 193–212,
  • Akıncı, Vekalet Sözleşmesinin Sona Ermesi, Sayram Yayınları, Konya, 2004, s. 1; Zimmermann, s. 424-426
  • “… Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu’nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.” Y 1. HD., E. 2019/2908 K. 2021/1434 T. 15.3.2021
  • 11/1/2011 tarihli 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
  • Başpınar, s. 143.
  • http://www.tdk.gov.tr, (17.06.2021).
  • Akipek, s. 55; Tamer İnal, Borca Aykırılık Dönme ve Fesih, 4. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2014, s. 395- 396; Akipek, s. 55.
  • Y 13. HD., E. 2013/19061 K. 2014/21353 T. 26.6.2014, Bkz. Prof. Dr. Haluk Tandoğan. Borçlar Hukuku Özel Borç ilişkileri Cilt 2. Sh. 231
  • Aydoğdu, Kahveci, s. 798; Aral, Ayrancı, s. 449.
  • Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2016/816, K. 2018/287, T. 25.4.2018, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, E. 2018/222 K. 2019/667, T. 20.6.2019, Yargıtay Kararı – HGK., E. 2017/48 K. 2019/372 T. 28.3.2019, Yargıtay 23. HD., E. 2017/3125 K. 2020/2665 T. 8.9.2020, Yargıtay 23. HD., E. 2017/2168 K. 2020/3453 T. 5.11.2020

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bilgi Almak İçin Şimdi Arayın!